Siroz ve karaciğer kanserine yol açabilen hepatit C virüsünün tüm dünya yaklaşık 185-200 milyon kişiyi enfekte ettiği bilinmektedir. Türkiye’ de yaklaşık %1 sıklıkta görülmektedir. Virüs insanlara kan ve kan ürünleri, cinsel temas, enfekte tıbbi malzemeler, dövmate, piercing, damardan uyuşturucu madde kullanımı, anneden bebeğe bulaş şeklinde geçmektedir.
Virüs kişiye bulaştıktan sonra yaklaşık % 85 oranında kronik hepatite yol açar. 20-30 yıllık bir sürede %5-30 orasında siroz gelişir. Hastaların büyük bir kısmında herhangi bir şikayet olmaz iken en sık görülen şikayetler halsizlik, yorgunluk, iştahsızlık, eklem ve kas ağrıları, bulantı, karın ağrısı, uyku bozukluğudur.
Tanı için karaciğer enzimleri olan AST, ALT değerleri ve anti HCV antikor testi ilk planda tetkik edilir. Anti HCV pozitif olanlarda HCV RNA (PCR) denilen kanda virüsün ne kadar oranda olduğunu gösteren özel bir test ve HCV RNA pozitif ise hepatit C tipini tespit eden genotip tayini yapılır.
Türkiye’ de en sık genotip 1b hasta gurubu bulunmaktadır. Karaciğerdeki iltihap ve hasar durumunu (fibrozis yani elastikiyet kaybı ile siroza gidiş) göstermek için karaciğer biyopsisi veya alternatif olarak transient elastografi (Fibroscan) yapılması gerekir. Günümüzde kullanılan yeni tedavi yaklaşımları ile genotip 1 hastalarında %99’ a varan tedavi başarısı mümkündür.